Bİ-Tİ-Rİ-YO-RUM II
Ne iyimserim ne de kötümser. Bir 365 gün 6 saat vardı ömrümüze biçilen, 364 ünü hedöledik. Her şeye rağmen aferin bize.
Herkes yorgun. Her türlü bitiş çizgisi hepimizin üzerinde tam da böyle bir etki bırakıyor. Kabul edin. Maraton koşanların yorulduklarını en çok hissettikleri yer son 5km. olur-muş. Bir yerde okumuştum ama şimdi bulamayacağım çünkü yorgunum. Ardımda bıraktığım 364 gün bilmem kaç saat…
Yılın bu zamanlarında bir şekilde hep eskiyi anımsamaya kayıyor zihnim. Neye yükseliyorduk da bu kadar eller havayalar, o sofralar, getir getir sen şarap da rakı da getirler, çata patlar falan? Ve ne oldu da -yine- bu yükseklikten deniz seviyesine düştük?
Tek cevapla çok soruyu cevaplıyorum.
Gençtik be.
Evet çok konkenci teyze yorumu ama gerçek bu. Hem o teyzeler var ya, en Nordik röflelerinin ardından en kitch göz makyajlarıyla hâlâ bak hâlâ zihinlerimizin tozlu sayfalarından önemli gün ve haftalarda bazı sihirli şeyleri fısıldıyorlarsa, vardır bir bildikleri. Benim annem hiç konken oynamadı ama arkadaşlarımın anneleri arasında oynayan vardı. “Bu gün çıkışta bizde buluşalım mı? Annem konkene Vesile teyzelere gidecek nasıl olsa.’’ veya ‘‘Annemler geçen senenin konken gurubundan Süheyla teyzelerle dernekte olacaklar,’’
2024’ü de yolcu ediyoruz. Uzun bir süredir konken partileri yok. Ben şahit olmuyorum. En fazla facebooktan birbirlerine sözcü tv haber paylaşımları yolluyor teyzemler. Ama mutlaka altına büyük harflerle yazdıkları yorumları da iliştirerek.
Haftalar öncesinden çekilişlerle başlayan, ne giyeceksin saçını nasıl yapacaksınla ısınan, menünün dağıtımıyla hızlanan, gün gelip çattığında da acaba yeni yıla girerken sevgilim de yanımda olacak mı kaygısıyla biten 31 Aralık geceleri. Ah geceler, di mi Seda ablacım? (Artık komşu oluyoruz bak ona göre) Yine böyle partilerle, yemelerle içmelerle, tombalaydı, ay hadi gel bir turlamalıydı, iki bira içelim ama çaktırmayalımlarla geçen bir yılbaşı gecesinin hemen ertesi günü, o zamanlar erkek arkadaşım dediğim çocuktan ayrılmıştım. Çocuk hayırdır ne oldu yahu dediğinde de, yeni yıla beraber girmedik, e belli ki bu ilişki senenin ortasında bir yerde son bulacak, yolun başında el sıkışalım demiştim. Cümlelerim elbette bu kadar ikna edici değildi. Çünkü “yia kızım deli misin nesin sen yiaaa,” diye telefonu çarptığını çok net hatırlıyorum. 90’lar işte ya. Her şeyiyle hâlâ gönlümüzde.
Uzun bir süre bu yeni yıl coşkusuna çok inandım ben. Hediyelerle, süslemelerle, yemek organizasyonlarıyla, yazısıyla, şiiriyle, niyetleriyle. O pırıltıların minik minik içimi terk edişi buraya taşınmamızla başladı. Sevdiklerimden, ailemden uzak oluşumu temel sebep olarak merkeze alırsak, burada nüfusun çoğunluğunun Noel kutluyor olması da ikinci derecede sebebe yerleşebilir. Aralık ayının 23’ü ve 26’sı arası coştukça coşuyorlar (çünkü Noel) sonra tatilleri devam ediyor ama yılbaşı dediğimiz ve bizim yıllardır “İyi seneler şekerim” diye zıpladığımız o güne öyle coşkuyla falan sarılmıyorlar, enerjileri tükenmiş bir vaziyette yeni yıla giriyorlar. Çünkü zaten yenilecekler yenmiş, alışverişleri çoktan yapılmış, aile masaları kurulmuş, hangoların biri bitmiş biri başlamış ve artık durulma zamanına gelmiş oluyor. Ee haliyle 31 Aralık günü ve gecesi sakince yemekler yenilip ertesi günün tatil olacağı bonusuyla da neredeyse 1 aylık tatilin sonunda başlayacak mesaiye bedene ve zihnen hazırlanmaya başlandığı gün oluyor. Yani anacım yeni yıl haleluya bizim buralarda hikaye. Hem zaten kar da yağmıyor.
Yeni yıl ruhu böyle firar olunca insanın da içinden hojcakal 2024, ben gidiyoğum. Hojgeldin 2025, bereketinle gel hede hödö limiti pek bulunamıyor.
Vitrinin de “bitiriyoruz” yazan ama her defasında da yeni ürünlerle başlangıç yapan o esnaf gibi bu sene de “Bi-ti-ri-yo-rum” yazısına oturuyorum. Önce geçen sene yazdığımı okuyorum. Ah aysimcim diyorum sessiz sessiz. Ah canım.
Sonra bu seneyi şöyle hızlı bir tarıyorum. Bazı anlarında dalıyorum. Biraz nefeslenip kafamı yukarıya uzatıyorum. Çekildiğim yerlerdeki yüzlere bakıyorum, eksilmişim, bu sene de eksilmişim. N’apalım böyle işte hayat. Hep mi olumsuz hep mi ağlak peki senenin bana sundukları? Hayır asla. Her şeyin en başında sağlıkla bitiriyorum bir seneyi daha ve yıllar sonra artık dönmem dediğim sınıflarıma dönüyorum, 2024 bana sunup sunabileceği en güzel yolu çizmiş önüme. Aferin kız aysim, hiç kolay değildi elbette, 7 yıl sonra ama bak bir kendine. (Buraya alkış koyduğumu düşünün)
Teşekkürler 2024.
365.ci günündeyiz, ekstradan 6 saatimiz daha var.( Bunu da hiç anlamam ya) Biz yine buralarda Türkiye’den 1 saat önce gireceğiz. Ben size nasıl olduğunun bilgisini geçeceğim. Ne olursa olsun, bütün heveslerin, niyetlerin, hayallerin en tepesinde sadece sağlık olsun, derim ben. Bu önemli. Çok.
Hadi bakalım. Gelsin… hayat bildiği gibi…
31 Aralık 2024
Çöl

Mutlu olalım, mutluysak her şey yolundadır 🥂